Hikayesini Dinleyin

Köy Meydanı

Hikayesi

“Bir zamanlar köylerimiz vardı.

Şafak sökerken meydanında kuzular, koyunlar, inekler, mandalar ayrı ayrı toplanır, yaylaya otlağa götürülürdü.

Ardından kasabada işi olanlar, köyün tek aracı olan kamyonun başında toplanmaya başlardı. Şoför mehli (kamyonun kapalı kısmı) beş, kamyonun kasası iki Türk lirası.

Hayvanlar çekilip, kamyon şehre hareket ettikten sonra insanlar telaşlı koşuşturmalar ile kağnıları hazırlar, at ve öküz arabalarına tarlaya gidecek melzemeleri yerleştirilerdi.

Akşamüstü meydan tarladan dönen insanlar ile kalabalıklaşır, iş kıyafetini değiştirebilen delikanlılar, meydandaki küçük bakkallarda muhabbete dalarlardı.

Yeni kıyafet alabilenlerin ilk gitmek istediği yer köy meydanıydı.

Gün olur davul zurna eşliğinde asker uğurlanır, gün olur halaylar eşliğinde düğün kurulurdu.

Ramazan ayında çocuklar ezanın okunmasını bekler, okununca da koşarak “”ezan okunduuu” diye büyüklere haber verirlerdi.

Çocuklar, bayram sabahları namazdan çıkacak büyükleri bekler, ceplerden çıkacak küçük harçlıklar ile bakkallara koşarlardı.

Köy meydanları, buluşmak, hemhal olmak, muhabbet etmek demekti.

Gurbetten gelen mektuplar, isim isim okunup bulurdu sahiplerini.

Düğün alayları mutlaka meydandan geçerdi, atlarına binmiş yiğitler eşliğinde.

Nüfus çok, üretim yetersizdi.

Fakirdi insanlar, hem de çok fakir.

Elektrik yoktu, lakin sohbet vardı.

Telefon yoktu, mektup vardı.

Beton yoktu o zamanlar.
Kerpiç vardı, taş vardı, toprak vardı.

Şimdi beton sardı her yanı. Ne köy kaldı, ne meydan.”

Hikayesini Dinleyin ve İzleyin